Ufuktaki Yıldız: Laodikeia

laodikeia, laodikya, denizli, bilgekualayaziyor, arkeoloji, gezi, kültürel miras, dünya mirası

Ladik Neresidir, Bilir Misiniz?

Denizli ilimizin eski adı “Ladik”tir. Ladik ismi, "Laodikeia" kelimesinin tamamen Türkçe söyleyişe uyumlanmasıyla ortaya çıkmıştır. Yani esasen; bölgeye bugünkü ismini, antik dönemde kurulan Laodikeia yerleşimi vermiştir. Hadi gelin, bölgeye biraz daha yakından bakalım…

laodikeia, laodikya, denizli, kültürel miras, arkeoloji, bilgekulayazizyorDenizli’de yerleşimin M.Ö 4000lerde başladığı öngörülmektedir. Tarihi dönemlere gelindiğinde yörenin ilk sakinlerinin, İlkçağ’da Batı Anadolu’yu yurt edinen Arzawalılar olduğu bilinmektedir. Ardı sıra Frigler, Lidyalılar ve Romalılar bölgede hüküm sürmüştür.

Xenophon (Ksenofon)’un tarihi kaynaklarda verdiği bilgilere göre; Frigler döneminde ülkenin batı sınırlarındaki en önemli yerleşimlerden biri “Collosai” / “Khonae”; bugünkü adıyla “Honaz”dır. Lidya dönemine dair bilgiler veren Herodotos (Heredot) da, bu dönemde “Karura” şehrinin, bugünkü adıyla “Sarayköy”ün ülkenin doğu sınırı olduğunu yazar.

M.Ö. 129 tarihinde yörenin Roma İmparatorluğu’nun Asia (Asya) eyaletine bağlanmasının ardından, bu coğrafya hızlı adımlarla farklı bir çehreye bürünür. Var olan yolların ıslah edilip, akışın Bergama’dan alınarak; farklı bir yöne, yani Efes ve Milet’e çevrilmesi, Denizli bölgesinin doğu-batı uzantılı ticari ve sosyo-kültürel gelişiminin miladı olur.

M.S 395’te Doğu Roma İmparatorluğu (Bizans) sınırlarında kalan Denizli, dönemin koşullarında Hellenistik ve Roma dönemlerindeki önemini ve ihtişamını hızla kaybetmiştir. 1071 yılından itibaren de bölgede Türk kültürünün etkisi başlar. Bölgeye yerleşen Selçuklular, “Khonae”yi “Honaz”, “Khoma”yı “Homa” (bugünkü Gümüşsu), “Tabae”yi “Tavas”, Yukarı Menderes vadisinde kurulu olan, bugünkü Denizli şehrinin 6 km kuzeyindeki “Laodikeia” antik şehrinin adını da “Ladik” olarak Türkçeleştirmiştir.

dron çekimi ile laodikeia, arkeoloji, kültürel miras, denizliİşte Laodikeia'nın Türkler'e geçişi sırasında miras kalan “Ladik” isminin kökleri böylesi uzak bir tarihe dek uzanır. ‘Peki ya “Denizli” adı nasıl ortaya çıkmış?’ dediğinizi duyar gibiyim. Anlatayım.

Anadolu Selçukluları ile birlikte şehrin bugünkü yerine taşınmasının ardından Ladik adı ile birlikte “Toğuzlu” adı da anılmaya başlanır. Zamanla iki kelime birlikte kullanılarak “Tonuzlu, Tonguzlu”, farklı ağızlarda “Donguzluğ” ve 15.yy’dan itibaren Osmanlı dönemi gezginlerinin eserlerinde “Dinuzlu” kullanımına rastlamaktayız.“Denyzely”, “Denizley”, “Denisli”, “Degnisli” gibi söylenişler zaman içinde “Denizli” olarak yerleşip benimsenmiştir.

Denizli’de Saklı Bir Güneş Gibi Parıldayan Kültürel Mirasımız

Denizli’yi duyunca hemen herkesin ilk aklına gelen Pamukkale ve doğa harikası travertenler öyle değil mi? Hierapolis Antik Kenti ve Hierapolis Arkeoloji Müzesi de yoğun ziyaretçi alan turistik değerlerimizden. Peki ya Laodikeia?

pamukkale, denizli, traverten, kültürel miras, gezi, unesco dünya mirasıHer yıl dünyanın farklı kültürlerinden milyonlarca ziyaretçiyi kendisine çeken travertenler, duydum ki, geçtiğimiz son 3 ayda kendini biraz daha toparlama şansı bulmuş. İnsanlar, elini doğanın üstünden çektiğinde ne paha biçilmez güzellikler çıkıyor ortaya!.. Oysa; travertenlerde suyun azalması, üzerine çıplak ayakla basılmadığı için yüzeyin zarar görmesi ve tabi ki insanların etrafa bıraktığı çöpler bilindik manzaralar uyandırıyor zihnimizde. Öyle değil mi? Dünyayı yaralayan pandemi sürecinin doğanın kendini yenilemesine fırsat vermiş olması belki de bu döneme dair yüzümüzü güldüren tek güzel gelişme…

bilgekualayaziyor, denizli, laodikeia, laodikya, arkeolojiYazım için araştırma yaparken öğrendim ki; Pamukkale’ye gelen milyonlardan sadece onbinleri Laodikea’yı ziyaret ediyormuş. Bu üzücü bir rakamsal veri. Unesco Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’nde tescillenmek için sıra bekleyen Laodikeia, bu çevrede ün salmış olan arkeolojik miras alanlarına gösterilen ilgiyi hak edecek değerdedir. Güvenin bana. Gezip gördüğünüzde çok etkileneceksiniz. Daha iyi bir tanıtım programıyla pekiala Laodikeia’nın da yıldızı parlayabilir!..

gübeş saati, arkeoloji, sanat tarihi, kültürel miras, bilgekualayaziyorLykos ırmağının -bugünkü adıyla “Çürüksu”- suladığı bu topraklar; gerçekten de Anadolu uygarlıklarının bölgede yaşattığı kültürel zenginliğin çok değerli kalıntılarını; adeta bir ana gibi kolları arasında gururla saklamayı, korumayı başarmıştır. Laodikeia, Hierapolis, Kolossai ve daha nice höyük bu ovada yer almaktadır.

Antik dünyada “Lykos’un kıyısındaki Laodikeia” olarak ünlenen Laodikeia kentinin kurucusu Seleukos Kralı II. Antiokhos’tur. Kente eşi Laodike’nin adını verir.  “Laodikeia, MÖ I. yüzyılda Anadolu'nun en önemli ve ünlü kentlerinden biridir. Kentteki büyük sanat eserleri bu döneme aittir. Romalılar da Laodikeia'ya özel bir önem vermişler ve Kıbyra (Gölhisar-Horzum) Conventus'unun merkezi yapmışlardır. İmparator Caracalla zamanında Laodikeia'da bir seri kaliteli sikke basılmıştır. Laodikeia halkının da katkılarıyla kentte çok sayıda anıtsal yapı yapılmıştır. Küçük Asya'nın 7 ünlü kilisesinden birinin bu kentte bulunması, Hıristiyanlığın burada ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. M.S 60 yılında meydana gelen çok büyük bir deprem, kenti yerle bir etmiştir.”[1]

Laodikeia’yı Görmelisiniz! Neden mi?

Dünya tarihine ışık tutacak çok önemli bilgileri gün ışığına çıkaran arkeolojik çalışmalarla yeniden ayağa kaldırılan Laodikeia anıt yapılarına gelin biraz daha detaylı bakalım.

  • Büyük Tiyatro: Antik kentin kuzeydoğu tarafında, Grek tiyatrosu tipinde araziye uygun olarak Roma inşa tarzında yapılmıştır. Scene'si tamamen yıkılmış olup, cavea ve orkestrası oldukça sağlam durumdadır. Yaklaşık 20.000 kişiliktir.
  • Küçük Tiyatro: Büyük tiyatronun 300 metre kadar kuzeybatısında yer almaktadır. Grek tiyatrosu tipinde araziye uygun olarak, Roma tarzında inşa edilmiştir. Scene'si tamamen yıkılmış olup, cavea ve orkestrasında da bozulmalar mevcuttur. Yaklaşık 15.000 kişi alabilecek büyüklüktedir.

antik tiyatro, laodikeia, laodikya, denizli, bilgekualayaziyorKentte azımsanmayacak büyüklükte 2 adet tiyatronun yer alması, bugünkü akılla baktığınızda, dönemin içinde bulunduğu sosyo-kültürel yapı hakkında sizi müthiş sorulara götürüyor değil mi?..  Arkeolojik kazılarda son dönemde belirlenen önemli bir bilgi daha var: Batı tiyatrosunda, biletli oturma düzeni ve şeref locası olduğu ortaya çıkarıldı. Taşların üzerinde yer alan yazılar bunu kanıtlar niteliktedir. Yine aynı kazı alanında ortaya çıkartılan güneş saati de unik ve emsalsiz bir örnektir.

  • Stadyum ve Gymnasium: Kentin güneybatısında, doğu-batı doğrultusunda uzanmaktadır. Stadyumun ek yapıları ile gymnasium bir bütünlük teşkil edecek şekilde yapılmıştır. MS 79 yıllarında yapılan stadyumun uzunluğu 350 metre, genişliği 60 metredir. Amfiteatr şeklinde yapılmış olan yapının, 24 oturma basamak sırası bulunmaktadır. Büyük bölümü tahrip olmuştur. M.S 2.yy 'da yapılan gymnaisumun İmparator Hadrianus ve eşi Sabina'ya ithaf edildiğine dair yazıt bulunmuştur.
  • Anıtsal Çeşme: Kentin ana caddesi ile ara caddesi köşesinde yer almaktadır. Roma dönemi yapısıdır. İki cepheli olarak yapılmış havuz ve nişleri vardır. Bizans zamanında onarım görmüştür.
  • Meclis Binası: Kentin güneybatısındadır. Dikdörtgen planlı olan anıtsal yapı, doğu-batı yönünde uzanmaktadır. Ana giriş doğu cephesindedir.
  • Zeus Tapınağı: Antik Laodikeia kentinin sütunlu caddesinin doğu kesiminde, küçük tiyatro ile Nymphaeum arasında bulunmaktadır.
  • Büyük Kilise: Sütunlu caddenin güneyinde caddeye bitişik olarak inşa edilmiştir. Sadece taşıyıcı bölümlerinden bir kısmı ayakta kalmıştır.[2] “Laodikya Antik Kenti'nde bulunan Laodikya Kilisesi Hristiyanlık için çok önemlidir. İncil’de de geçmektedir. İncil’de geçen Ege’deki 7 kiliseden bir tanesidir ve burada M.S. 3. yüzyılda yapılan Hristiyanlığın kurallarının yazıldığı konsül burada yapılmıştır ve burada alınan kararlar Hristiyanlığın en önemli parametreleri olmuştur.[3]

imparator traian heykeli, laodikeia

Durun daha bitmedi! 2018 yılında kazı çalışmaları esnasında dünya arkeolojisi açısından çok değerli bir heykel bulundu. Üstelik; M.S. 113 yılına tarihlenen ve Roma İmparatoru Traian(Trajan)’a ait olan bu heykel, bölgenin kültür mirası açısından önemini bir hayli yükseltecek nitelikte!

  • İmparator Traian Heykeli: Depremde yıkılan çeşme blokları altında kaldığı için tam 356 parçaya ayrılmış olarak bulunan heykel, 1 yıllık titiz bir çalışmayla birleştirilmiş durumda. Haberlerden takip ettiğim bilgilere dayanarak, eserin bu yaz Hierapolis Arkeoloji Müzesi’nde sergileneceğini söyleyebilirim. Uzmanlar, Erken Bizans Döneminde korunarak, depreme yenik düşen bu heykelin günümüze ulaşabilmesinde “bir yanılgı”nın etkili olduğu görüşündeler. Heykel, paganizmin etkilerinin silinmek istendiği o dönemde, Hristiyanlık dinine inanışı serbest bırakan İmparator Konstantin’e ait olduğu düşünüldüğü için koruma altına alınmış. Baksanıza, eser bu yönüyle bile önemli bir tarihi anektota imza atmış durumda! Öte yandan; heykelin sahip olduğu portre özellikleri ve sanatsal yönü benzersiz bir eser olduğunu açıkça gözler önüne sermektedir.

imparator traian heykeli, arkeoloji, kültürel miras, laodikeia, laodikya, hellenistik, roma, sanat tarihi, bilgekualayaziyorHeykelin üzerine işlenmiş semboller oldukça önemli bilgiler veriyor: “Özellikle kısa kiton ve sol kolundan aşağı düşen imparator giysisi yer alıyor. Zırh üzerinde de imgeler çok net algılanıyor. Özellikle zırhın üstten bağlama bölümünden Jüpiter’in yani Gök Tanrısının şimşeği yer alıyor. Göğsünün tam orta bölümünde Medusa yer alıyor bu da imparatorun korkutucu yönünü göstermesi bakımından önemli. İki tane karşılıklı griffon var, griffon tanrı Apollon’un sembolü. Apollon’u güzel sanatları koruyan tanrı olarak görüyoruz. Burada imparatorun güzel sanatları koruduğu akla geliyor."[6]

  • Anıtsal Traian Nymphaeumu ve Su Yasası Yazıtı: “Nympaheumun önüne yerleştirilen dikdörtgen mermer blok üzerindeki yazıt 30 satır olup, bu yazıt imparator tarafından da onaylanan Laodikeia’da su kullanımı, dağıtımı, suyun kirletilmesi, kaçak kullanımını ve bunlara verilecek olan cezaları içeren önemli bir deklarasyondur. Bu yönüyle su yasası; dünyada ender sayılabilecek M.S 114 yılına tarihlenen önemli bir arkeolojik belgedir”[4]

Anadolu'nun Kadim Güzelliklerinden...

En sevdiğim kısmını sona sakladım! Laodikeia Antik Kenti kazı ve restorasyon çalışmalarına başkanlık yapan Prof. Dr. Celal Şimşek, bir röportajında antik kentte yürütülen çalışmalara ilişkin şöyle diyor; “Laodikya’nın bir Roma, bir Grek kenti değil, Anadolu insanının kurduğu bir şehir olduğunu ortaya koyduk.”[5]

bilgekualayaziyor, arkeoloji, kültürel miras, laodikeia, laodikya, arkeoloji, gezgin, geziAnadolu topraklarında doğan uygarlıklar, yanılgılar ve yanıltıcı dünya görüşleri ile “yabancılaştırılmaya” çalışıladursun; sosyal bilim uzmanlarının bilginin ışığıyla insanlık tarihini aydınlatmaya devam eden önemli buluşları sayesinde şükür ki; her geçen gün, Anadolu’nun değeri uluslararası platformda daha da büyük yankı uyandırmaktadır. Hellenistik dönemde görkemli bir çehreye kavuşan Laodikeia’nın bulunduğu bölgenin arkeolojik tarihi M.Ö 5500lere uzanan Anadolulu bir kentin üzerinde yükseldiğini açıkça ifade etmektedir.  Oysa antik kaynaklar Laodikeia ve bölge tarihini M.Ö 3.yy’dan başlatıyorlardı...

laodikeia, laodikya, denizli, kültürel miras, arkeoloji, sanat tarihi, bilgekualayaziyor, gezi, seyahat, antik kent, ancient,Bir yazının daha sonuna geldik işte! Sevgili okuyucularım; çok zaman önce adı “Ladik” e dönüşen bu güzel diyara gitmeden önce bölgeyi bir gözünüzde canlandırın istedim. Malum pandemi dönemindeyiz. Yola çıkacaklar tedbir almayı ihmal etmesinler… Denizli’ye trenle, uçakla ya da karayoluyla ulaşabilirsiniz. Denizli, doğal güzelliğinden “henüz ödün vermemiş”  takdire şayan bir ticaret ve sanayi kentidir. Kentin bu yönüyle köklerinin binlerce yıl öncesine dayandığı yine arkeolojik çalışmalarla ispat edilmiştir. Burada üretilen tekstil ürünlerinin Büyük Menderes ırmağı kanalıyla antik dünyanın farklı merkezlerine ihraç edildiği artık net olarak bilinmektedir.

denizli, telefer,k, bilgekualayaziyor, gezi,Ege’nin bu güzel ili sınırları içerisinde görülmeye değer çok yer var tabi. Anadolu’nun en eski dokuma merkezlerinden biri olan Buldan, burada yer alıyor. Jeotermal merkezlerden biri olan Kızıldere ise Sarayköy yakınında konumlanıyor.  “Kutsal Şehir” ünvanını taşıyan tescilli dünya mirası Hierapolis’in çok yakınında ise; İmparator Diocletianus’un fermanlarında övgüyle kendine özgü kumaşlarından söz edilen güzel Laodikeia yer alıyor.

Diyorum ki; bu yaz bir fırsat bulup gitmeli, görmeli… Denizli’de bir akşamüstü güneş batışa durduğunda doğanın yarattığı harikalar ile insan eliyle örülen görkemli mirasların muhteşem birlikteliği, bir de teleferikte usul usul yol alırken izlenmeli… Fotoğraf makinenizi yanınıza almayı sakın unutmayın! Benden söylemesi...

Sevgiyle kalın!

 

 

Kaynakça:

[1] https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/denizli/gezilecekyer/laodikya-antik-kenti

[2] https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/denizli/gezilecekyer/laodikya-antik-kenti

[3] https://www.turizmciningazetesi.com/2019/05/ugraslar-laodikeianin-unesco-dunya-mirasi-kalici-listesi-icin/

[4] http://laodikeia.pau.edu.tr//tr/sayfa/traian-nymphaeumu

[5] https://www.turizmciningazetesi.com/2019/05/ugraslar-laodikeianin-unesco-dunya-mirasi-kalici-listesi-icin/

[6] https://arkeofili.com/denizlide-3-metrelik-imparator-trajan-heykeli-bulundu/

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Scroll to top
error: Content is protected !!