Serap Özmumcu 1981'de doğdu. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyoloji bölümünü bitirdi. Marmara Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Yüksek Lisans programından mezun oldu. İş hayatına girişinin ardından mesleki bilgisini derinleştirmek hedefiyle, Anadolu Üniversitesi İnsan Kaynakları Yönetimi önlisans, hemen ardından Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri lisans programlarını başarıyla tamamladı.
Özel sektörde, uzun yıllar farklı kurumlarda İnsan Kaynakları departmanında çeşitli görevler üstlendi, ekip yöneticiliği yaptı. İş hayatındaki değişmez prensibi, daima planlı çalışma ve yaptığı her işe değer katma felsefesi oldu. Uzun vadedeki hedefi, tecrübelerini ve bilgi birikimini gençlerle paylaşabileceği bir platformda görev almak, onlara koçluk yapmaktı. Ancak; bir gün geldi ve ülkenin ekonomik ve kurumsal yapı açmazlarında boğulmaya başladığını fark etti. Pek çok kişi gibi, o da, hayatın kontrol edilemezliği ve akışta kalmanın tek seçenek olduğu gerçeğini bizzat deneyimledi. Ya sonra?.. S.F. Abasıyanık'ın dediği gibi, “yazmasam deli olacaktım” dedi. Yıllardır gururla taşıdığı beyaz yakayı söküp attı ve yazmaya koyuldu.
Edebiyat, arkeoloji ve tarih bilimine ilgisi, seyahat etmek, daima 'yolda olma' fikri ve okumak hayattaki vazgeçilmezleri. Küçük yaşlardan beri yazmayı seviyor. Anne olunca zaman kavramına ayrıca bir saygı duymaya başladı.
Eski medeniyetlerde hala gizemine ulaşılamamış bir gelecek olduğu düşüncesi zihnini uzun süredir meşgul etmekte. Anadolu topraklarında dünyaya gelmiş her bireyin, ilkçağ kültürlerinin mirasçısı olduğunun bilincine varıp, bu topraklardan çıkan her bulguya sahip çıkarak, korumak, yaşatmak ve geleceğe taşımakla sorumlu olduğunu savunmaktadır. Dizi dizi araştırmalar okumak, belgeseller izlemek, müzeler, ören yerleri gezmek bu düşüncenin hep tamamlayıcısı olageldi.
Bir dönüm noktası değil belki ama, önemli bir adım olarak, hayatına yeniden yön veren ve onu, bu platformda sizlerle buluşturan ise, Anadolu Üniversitesi Kültürel Miras ve Turizm bölümü öğrencisi olmaya karar vermesidir. Ve işte öğrencilikle geçen bir yılın sonunda, 'daha yapacak çok şeyim var' dediği zaman geldi çattı.
Eğer geçmişle bağ kuracak doğru noktalarda pencereler açılabilirse, üzerinde yaşanılan coğrafya çağlar boyu biriktirdiği belleği insanoğlu ile paylaşmaya hazır görünüyor. Arkeolojik dolguların günümüz yaşam alanları için eşsiz bir bilgi arşivi olduğu açık bir gerçek. Dünya kültürlerine temel olan değerlerin pek çoğunun ise Anadolu'da ortaya çıktığı aşikar. Böyle bir ortamda kültürel miras gönüllüsü olmamak ne mümkün? Bırakalım tarihi yapılardaki taşlar konuşsun, anlatsınlar bize belleklerinde gizli kalan kadim bilgileri.
2019 yazının sıcacık renkleriyle başlayan bloggerlık serüvenim, dilerim güzelliklere vesile olur...
Şimdi vakit kaybetmeden sitemi inceleyin, içinde mutlaka kendinizden bir şeyler bulacağınıza eminim. Fikirlerinizi paylaşmanız beni ayrıca mutlu eder.
Hep birlikte, umutla, aydınlık yarınlara.
Haziran 2019