Uludağ Bizi Çağırıyor!

uludağ, bursa, ilkbahar, doğa, turizm, gezi,bilgekualayaziyor

Kaygıların yükseldiği bir dönemdeyiz. Hayatlarımız olağan akışın çok dışında. Sağlıklı günlere duacıyız… Ve evlerimizdeyiz! Evde olmalıyız! Bir çoğumuz da evden çalışıyor. Öyle dilediğimizce sokağa çıkamıyoruz. Işte teknoloji burada imdadımıza yetişiyor! Eee hadi öyleyse biraz da evde olmanın keyfini çıkaralım! Şimdi bırakın elinizdeki işi gücü… Evde olunca, ev işleri de artıyor, bilmez miyim?..  Hazırsanız, sizi evinizden alıp, Uludağ’a götürüyorum!..

uludağ, bursa, telefrik, gezi, gezgin, kültürel miras, dünya mirası, turizm, doğa, dağ

BURSA’NIN GÖZDESİ: ULUDAĞ

Marmara Bölgesi’nin gökyüzüne en yakın olan dağıdır Uludağ! Hadi birlikte kulak verelim de, bir masal tınısında anlatsın bize eteklerinde sakladığı o zengin kültürel mirası…

Bursa kenti ile adeta özdeşleşen bu görkemli güzellik, Anadolu tarihinde mühim zamanlara tanıklık etmiş, sadık bir sırdaş gibidir. Yüzyıllardır, sahip olduğu doğal kaynaklarla yöresinde yaşayanların hayatlarına dokunmayı sürdürür. Öyle ki; Uludağ’dan Bursa’ya inen pınarlar, hala kenti besleyen en verimli su kaynağı olma özelliğini korur!

uludağ, dağ, bursa, kar, kış, doğa, turizm, kültür mirası, dünya mirasıUludağ’ın, Bursa’ya yaklaşırken ziyaretçilerine uzaktan göz kırpan o yüksek tepesi, üzerinden her mevsim eksilmeyen karı ile gerçekten etkileyici bir görsellik taşır. Zirve gibi görünen o tepenin yüksekliği 2486 metredir. Ancak bu tepenin asıl görevi başkadır: Bu dağın gerçek zirvesine ulaşmak için biraz daha gayret göstermeniz gerektiğine işaret eder. “Keşiş Tepe” adındaki bu tepeden 5 km daha güneydoğuya doğru tırmanış ile Uludağ’ın zirvesi olan “Uludağ Tepe”ye ulaşırsınız. Zirve 2543 metrededir ve kalıcı kar tabakalarıyla örtülüdür. Uludağ’ın; “Türkiye’deki kalıcı kar tabakasına sahip dağlar arasında en az yükseltide olanı” ünvanını taşıdığını biliyor muydunuz?

dağ, doğa, uludağ, ilkbahar, bursa, gezi, gezgin, kültürel miras, turizmTektonik hareketlerle oluştuğu anlaşılan Uludağ, Türkiye’de buzul devrine dair ilk izlerin tespit edildiği yerdir aynı zamanda. Cennetkaya, Yılanlıkaya, Çobankaya mevkiileri, buzullarca şekillenmiş oluşumları bugün de gözlemleyebileceğiniz yerlerdir. Zirvenin kendisine hayran bırakan bir diğer doğal güzelliği ise, Göller Bölgesi’dir. Uludağ’ın zivesinde, en önemlileri, Karagöl, Kilimligöl, Buzlugöl ve Aynalıgöl olarak sıralanan toplam 9 tane buzul gölü bulunur.

Antik dönemden beri farklı isimlerle anılan Uludağ, gerçekten de binlerce yıllık tarihi geçmişe sahip, birçok uygarlığın konup göçtüğü Bursa yöresinin o zamanlardan günümüze ulaşabilen en görkemli mirasıdır. Antik dönemin “Mysia Olympus’u”, ilerleyen dönemde Bizans ve Osmanlı'nın “Keşiş Dağı”; tarih 1925’i gösterdiğinde ise Dr.Osman Şevki Bey'in önerisiyle “Uludağ” adını almıştır.

Tarih, 1934 yılındaki soyadı kanunu ile kendisine “Uludağ” soyadını seçen Osman Şevki Uludağ’ın Bursa şehrine katkıları hakkında bakın neler yazar?

osman şevki uludağOsman Şevki Uludağ (1889-1964): Türk asker, doktor (radyoloji uzmanı), tıp tarihçisi, besteci, milletvekili, yazar. Osman Şevki Bey, 1925 yılında Bursa’ya giderek öğretmenlerden oluşan Coğrafya Encümen Azası gezisine katılır. 2545 metre yüksekliğindeki Keşiş Dağı’nın zirvesine çıkarak Cumhuriyet tarihindeki ilk tırmanışını bizzat gerçekleştirir. Dağın heybetinden çok etkilenir ve tırmanış sonrasında dağın isminin “Uludağ” olarak değiştirilmesini önerir. Teklifin kabul görmesi üzerine “dağın isim babası” olur. Aynı zamanda, Bursa ile ilgili araştırmalar yapmaya devam eder. Bu araştırmalarla, Bursa’daki Yıldırım Darüşşifa Hastanesi’nin “Osmanlılar tarafından Anadolu’da kurulan ilk hastane olduğu” bilgisini ortaya koyar. Bu dönemde; “Bursa ve Uludağ”, “Yeşil Camii” ve “Uludağ Keşişleri ve Dervişleri” kitaplarını kaleme alır.

***

Şimdi gelin Uludağ’ın karlı zirvesinde koruyageldiği kültür mirasının, bizzat kendi adına da yansıyan tarihi kayıtlarına göz atalım…

  • Halikarnassoslu Heredot (M.Ö 490- 420);Heredot Tarihi” adlı eserinde Uludağ’dan “Olympos” adıyla bahseder. Lydia Kralı Kroisos’un oğlu Atys’in Olympos’ta yaşadığı trajediyi konu eder.
  • Amasyalı Coğrafyacı Strabon (M.Ö 64- M.S 21);Coğrafya” adlı eserinde, Uludağ’ı, “Olympos” ve “Mysia Olympos’u” isimleriyle anlatır. “Mysia” isminin Lydia kökenli olduğunu ve “gürgen ağacı” anlamını taşıdığını vurgular.
  • Roma İmparatorluğu döneminde Uludağ; özellikle Hıristiyanlık resmi din ilan edilene kadarki süreçte; eteklerinde kurulan çok sayıda manastırın içinde keşişlere yurt olan bir dağ halini alır. Antik dönemde hakim olan “ Tanrıların ulu ve her daim parlak olan dağı” inancı, bu dönemde -bir anlamda geçmişin izlerini de taşıyarak- önemini korumayı sürdürür.  Hıristiyan keşişlerin, 3. yüzyılda başlayan Uludağ’ın eteklerini yurt edinme akımı, 8. yüzyılda nitel ve nicel anlamda büyüyen bir form kazanır. Bu dönemde, Nilüfer Çayı ile Deliçay arasındaki vadi ve tepelerde 28 manastır kurulmuştur. Manastırlar, başlı başına bir kasaba gibi kendini idame ettirebilen, azımsanmayacak büyüklükteki yapılara dönüşür.  “Keşiş Dağı” isminin tarihi kökeni de bu döneme dayanır.[i]  Evliya Çelebi “Seyahatname” adlı eserinde; bu dağa Keşiş Dağı denilmesinin sebebini, “Ayasofya’daki patrik ve rahiplerin, perhiz ile uçarak gelip bu dağda dinlenmeleridir” diye anlatır.
  • Bursa, 6 Nisan 1326 tarihinde Orhan Gazi tarafından feth edilir. Osmanlı Beyliği’nin ılımlı yaklaşımına rağmen, dağdaki keşişlerin yaşadığı manastırların büyük bir bölümü işlevini yitirir, bir kısmı ise Müslüman dervişlerin inziva yerine dönüşür. Doğulu Baba, Abdal Baba ve Geyikli Baba günümüze ulaşan isimlerdendir.

uludağ kayak ilk merkezi, ilk otel bursa

uludağ kayak evi, bursa

Türkiye Cumhuriyeti döneminde bugünkü ismine kavuşan Uludağ, kadim varlığı ile bir çekim merkezi olmaya devam etmiş ve zamanla, hemen her mevsim yerli ve yabancı ziyaretçiyi bünyesinde ağırlayan bir turizm merkezi halini almıştır. Doğal güzellikleriyle de öne çıkan bu dağ; esasen, Türkiye’nin ilk dağ oteli, dağcılık kulübü, kayak sporu, kayak evi, barınak ve sığınaklar, yaz kampları, telefrik, telesiyej, doğa yürüşleri ve doğa sporları ile Türk halkını tanıştıran pek çok “ilk”e de adını yazdıran ulu bir mirastır.

kardelen, ilkbahar, uludağ, bursa, gezi, gezgin, dağ, doğa, kültürel miras, turizmBu cümleleri kaleme alırken, inceden inceye içim sızlamıyor değil… Doğrusu, yeniden Uludağ’ın eteklerinde yapacağım bir doğa yürüyüşünü iple çekiyorum! Ya siz?.. Birçok bitki ve hayvan türüne de ev sahipliği yapan Uludağ’da bir doğa yürüyüşü… Hayal edin!.. Defne, kızılçam, zeytin ağaçlarının dalları arasından geçiyorsunuz, yer yer yüksekliğe göre makiler arasından… Dağ bülbülü sesleri doluyor kulaklarınıza.. Yol aldıkça yüzünüze vuran güçlü ama serinleten esintiler.. Biraz sonra gölgesinde nefeslendiğiniz ağaca bakıyorsunuz ki minik minik serçeler doluşmuş.. Tatlı cıvıltılar eşliğinde yürümeye devam ediyorsunuz… Az ötede bir gelincik yaban mersinlerini kokluyor.. Ah işte hızla kayboldu. Fotoğrafını çekemediniz!.. Olsun!.. Bakın, baharla renklenen kır çiçekleri alabildiğine uzanıyor ileriki serin vadilerde… Yürümeye devam...

Şimdilerde özlem duyduğumuz, ah o güvenle nefes alacağımız, doğada zaman geçireceğimiz aydınlık günler değil mi? İnanıyorum dostlar, biraz daha sabır ve bilinçli gayret gerek;  sonrası yakın, sonrası masmavi gökyüzü, ferah gülüşler ve güneş…

Madem Uludağ’a çıktık, yola devam edelim, şehre inmeden önce güzeller güzeli bir köye uğrayalım olur mu?

cumalıkızık köyü, bursa, uludağ, gezi, unesco, kültür mirası, dünya mirasıcumalıkızık köyü, uludağ, bursa, gezgini gezi, kültürel miras, dünya mirası, gezgin, bilgekualayaziyorCUMALIKIZIK KÖYÜ’NE HOŞ GELDİNİZ!

Osmanlı kültürünün bir dünya mirası anlayışıyla koruma altına alındığı nadide köylerimizden biridir Cumalıkızık. Bakmayın öyle şirin ve renkli olduğuna… 700 yıllık bir tarihe tanıklık etmiştir. UNESCO tarafından Haziran 2014 tarihinde Bursa’nın Hanlar Bölgesi, Sultan Külliyeleri ile birlikte UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alması uygun görülmüştür.

Bu köy, aynı zamanda, Osmanlı beyliklerinin Bursa yöresinde ilk yerleştikleri köylerden biri olma özelliği taşır. Yaygın bir kanıya göre, Uludağ’ın kuzey bölgesinde yer alan dik tepelerde, vadiler arasında yer alan -adeta sıkışıp kalan- yöre köylerine, bu konumlarından dolayı “kızık” adı verilmiştir. Günümüzde Bursa’da bulunan 5 kızık köyünden biridir Cumalıkızık. Köyün korunagelen tarihi dokusunu oluşturan Osmanlı mimarisi evler ise Cumalıkızık’ın en akılda kalan mirasıdır belki de… Evler genellikle 3 katlıdır. Evlerin bence en göze çarpan unsurları ise, canlı renklerdeki dış cephe boyaları, girişlerinde yer alan çift kanatlı kapıları, dövme demirden kapı kulpları ve tokmakları…

cumalıkızık köyü, bursa, uludağ, kültür mirası, dünya mirası, gezi, gezgin, turizm180’i halen kullanılmakta olan, bünyesindeki toplam 270 ev ile Cumalıkızık köyü, “konar-göçer” Oğuz Türkleri’nin Uludağ’ın eteklerinde yurt tuttuğu zamandan bize kadar ulaşmayı başaran muazzam güzellikte bir kültür mirası! Şükür ki hala yaşıyor, yaşatılıyor! Buraya vardığınızda ilkin köy meydanında, göğe yükselen anıt çınar ağaçları karşılıyor köye gelen konuklarını… Başınızı biraz yukarı kaldırıp baktığınızda, dar sokakların Uludağ’ın eteklerinden hep yukarı yönlü uzandığını görüyorsunuz. Attığınız her adımda dağdan gelen rüzgarlar çarpıyor yüzünüze… Parça taş döşeli yollardan aşağı kendince bir yol bulup akan sular ise Uludağ’ın yöreyi besleyen kollarının canlı kanıtı gibi…

unesco, cumalıkızık köyü, bursa, uludağ, gezi, gezgin, kültürel miras, anıt ağaç, çınar ağacı, doğa, kültür, kültürel miras, dünya mirasıKöyün başlıca geçim kaynağı, kestane, ceviz ve ahududu gibi gözde tarım ürünlerine dayanıyor. Her yıl "Ahududu Şenlikleri" düzenlenmesi bir gelenek olmuş. Yine Osmanlı döneminden günümüze kalan ahşap yapılı köy camii, hamam ve Zekiye Hatun Çeşmesi ile Cumalıkızık Köy Müzesi mutlaka görülmesi gereken yerler arasında sayılabilir. Fotoğrafçılığa, tarihe, kültürel mirasa ilgi duyan herkesin ziyaret ettiğinde keyif alacağı bir köy burası.

cumalıkızık, bursa, uludağ, cin aralığı, gezi, gezgin, bilgekualayaziyor, turizm, kültür mirası, dünya mirasıAncak, ün kazandıkça turist yoğunluğu nedeniyle haddinden fazla kalabalık bir ortam haline gelmiş durumda... Her ne kadar köyün yerlisi, geleneksel hayatını sürdürmeye çabalasa da ziyaretçi kalabalığı burayı boğuyor. Bu da üzücü bir gerçek…

Bu köye ait, sizlerle paylaşmak istediğim diğer bir güzellik de Kurtuluş Savaşı yıllarına tarihlenen bir rivayeti dillendiriyor. Köyde, yine yukarı yönlü dar sokaklardan birinin sonunda yer alan iki büyük ev arasında kalan daracık bir sokak var. Sokağın adı: “Cin Aralığı”. Burası “dünyanın en dar sokağı” ünvanına sahip! Sokağın genişliği, gerçekten geniş omuzlu birinin gayet rahatça sıkışıp kalabileceği ende. Şöyle 3 karış var yok, öyle canlandırın gözünüzde. İşgal kuvvetlerinin kol gezdiği dönemde, Türk askerlerinin bu sokağa girip kısa süre saklandıktan sonra, köyün içinden kendilerine bir çıkış yolu bularak, buradan kaçtıkları hikaye ediliyor. Birden bire ortadan kaybolan askerleri, gözden kaçıran işgalciler ise, “Nereye gittiler, nasıl birden yok oluverdiler, cinler mi karçıdı ne oldu?” sorularıyla şaşkına dönerlermiş. Bu hikaye de günümüze kadar bu haliyle ulaşmış.

cumalıkızık köyü, bursa, uludağ, gezi, gezgin, kültürel miras, dünya mirası, unesco,

Dağlar hep serindir, yücedir. Söylencelerde bile dağlar hep yenilmezdir.. Çoğu kez erişilmezdir… Doğduğum şehre can veren Uludağ işte bana bunları yazdırıyor... Peki ya dağ köylerine ne demeli? Cumalıkızık köyü buram buram tarih kokan, şirin mi şirin bir Osmanlı yadigarı.  Dağlara, yüksek rakımlı tepelere, dağ yerleşimlerinin büyüsüne çocukluğumdan beri tutkun bir gezgin olarak ben, bu gezimi büyük bir keyifle anımsıyorum.

papatya, balkon çiçekleri, ilkbahar, nisan 2020, evdekal, blogger, bilgekualayaziyorVE YUVAYA DÖNÜŞ...

2020 Ocak ayında ziyaret ettiğim Uludağ ve Cumalıkızık hakkında yazmak ancak bugüne nasip oldu. Gönül isterdi ki, “Hadi hemen bu haftasonu gidin görün!”, diyebileyim… Tam tersine, “Hiçbir yere gitmeyin, ne olur evinizde kalın!” diyorum.

Benim gibi gezginruhlu bir yazardan bugünlerde duyabileceğiniz, yüzde 100 iyileştirme garantili tek reçete ne biliyor musunuz? Okumak! Bu #evdekal günlerinde, Türkiye’yi de, Dünyayı da ayaklarınızın altına serecek olan yegane aktivitedir okumak. Zihni ve ruhu besleyip, iyileştirmesi de cabası!

Sağlıkla, huzurla, evinizde kalın! Okumaya bolca zaman ayırın… Bu bahar evdeyiz. Elbet, gezeceğimiz zamanlar da gelecek… O da başka bir bahara sözümüz olsun!

[i] Mysia Olympos’unun sessiz ve derin ormanları arasında hayat sürmeyi tercih eden manastır sakinleri hakkında ayrıntılı bilgiler için -bugün Necatibey meslek lisesi karşısında bulunan ve Osmangazi Belediyesi tarafından restore ettirilen- Fransız Kilisesi rahibi Pierre Bernardin Menthon'un 1935 yılında Paris’te yazdığı “Olympe de Bithynie” adlı kitabı incelenebilir.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Scroll to top
error: Content is protected !!